Güvenlik endişeleri nedeniyle yatırımcılar bölgede temkinli davranabilir, bu da yeni projelerin yavaşlamasına neden olur.
Yabancı yatırımcı ilgisi azalabilir, özellikle Körfez ülkeleri, İran, İsrail ve çevre ülkelerden gelen alımlar yavaşlar.
Göç hareketleri artabilir (mülteci akınları vs.), bu da kiralık konut talebini artırabilir. Özellikle büyük şehirlerde kira fiyatları artabilir.
İnşaat maliyetleri artabilir: Petrol fiyatlarının yükselmesiyle birlikte lojistik ve hammadde maliyetleri artar.
Ticari gayrimenkuller (ofis, AVM vs.) belirsizlik nedeniyle daha az rağbet görebilir.
Petrol ve enerji fiyatları yükselebilir. Bu durum inşaat maliyetlerini küresel ölçekte artırır.
Risk iştahının azalmasıyla global gayrimenkul yatırımları yavaşlayabilir.
Altın ve dolar gibi güvenli limanlara yönelim artar; bu da gayrimenkul yatırımlarından para çıkışı anlamına gelebilir
Merkez Bankası ve hükümet, konut kredisi faizlerinde esneklik sağlayarak iç talebi canlı tutabilir.
Yabancı yatırımcı teşvikleri artırılabilir (vatandaşlık, oturma izni gibi uygulamalarda kolaylık).
Kriz fonları veya sektör destek paketleriyle inşaat firmaları desteklenebilir.
Esnek kira sözleşmeleri ve risk paylaşım modelleri geliştirilerek yatırımcı güveni artırılabilir.
Deprem ve savaş risklerine karşı sigorta yaygınlaştırılmalı (Zorunlu Deprem Sigortası gibi Savaş Riski Sigortaları teşvik edilebilir).
Lojistikte dışa bağımlılığın azaltılması, yerli üretim malzemelerin kullanımı teşvik edilebilir.
Göç ve mülteci akınına karşı şehir planlamasında hızlı müdahale altyapısı kurulmalı.
Savunma sanayi ve konut sektörünün entegrasyonu artırılabilir (sığınaklı yapılar, acil barınma planları vs.).
Yatırımcılara bilgi şeffaflığı ve güven ortamı sunulmalı; belirsizlikle mücadelede doğru iletişim kritik olur.